Turgay Olcayto – Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
Dilimizde ilginç deyişler vardır. Bunlardan biri de “Teker kırılınca yol gösteren çok olur” deyişidir. Cumhuriyetin yüzüncü yılında ana muhalefetin yoğun bir ivmeyle genel seçimlere gireceği bekleniyordu. Ama hem 14 Mayıs 2023 milletvekili seçimleri hem de ikinci tura kalan cumhurbaşkanlığı seçimleri Cumhuriyet Halk Partisinde olduğu kadar hatta daha büyük bir üzüntüyü ülkenin aydın kesiminde yarattı. Şimdi öz eleştiri zamanı diyenleriniz olabilir. Buna pek katılmıyorum. Çünkü her iki seçimden önce de Türkiye’de mutlak bir iktidar değişimi yapılmasından yana görüş bildiren siyaset bilimci, gazeteci ve yazar Cumhuriyet Halk Partisini yeteri kadar uyarmıştı. Anımsayalım neydi bu uyarılar.
1- Laiklikten ödün vermeyiniz.
2- Düşüncelerinde hiçbir birlik olmayan siyasi topluluklarla ittifak yapmak hatadır.
3- Kılıçdaroğlu ülke çapında saygı görmesine karşın aynı saygıyı ne kendi partisinin içinden, ne de altılı masadan görebilmiştir.
4- İkinci turda Kılıçdaroğlu’na daha tutarlı ve ilgi çekici projeksiyon hazırlanmamış, sadece AKP’nin yalan yanlış videolarını yanıtlamak genel başkana bırakılmıştır.
Bu saydıklarıma parti içinde hoş olmayan tartışmaları da katmakta yarar var. Buna karşılık Tayyip Erdoğan her zaman olduğu gibi daha çok kendi kesiminde algı yaratmak konusunda ustalığını başarıyla kullandı. Yine hep yaptığı gibi terörü ana muhalefet partisiyle ilişkilendirmekten geri durmadı. Ve de her zamanki gibi din sömürüsünü alabildiğine kullandı. Sonuçta 21 yıldan sonra yine Erdoğan’lı bir döneme giriyoruz. İlginçtir bu seçimlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik bunalım, emek insanının giderek artan yoksulluğu, şiddet gören, cinsel istismara uğrayan kadın ve çocukların durumu, adalet sistemindeki yanlı tutum, cezaevlerini dolduran fikir suçluları gerçek anlamda söz konusu bile edilmedi. Irkçılık ve şovenizme varan milliyetçilik seçim konuşmalarında adeta iktidarın itici gücünü oluşturdu. Bu söylemlere karşı ana muhalefetin yeterli direnişi gösteremediğini düşünüyorum.
Seçmenler her iki seçimde de olağanüstü bir katılım gösterdi. Bu açıdan baktığımızda iki kutba bölünmüş halkımızın sandık başına gitmekte duraksamaması, ileriye dönük bir kazanç sayılabilir. Elbette demokrasi dediğimiz o sihirli kelimenin, bütün kurum ve kurallarıyla işlediği bir ülke yaratabilirsek. Seçim sonuçları benim ve benim kuşağın insanlarının bu bağlamda umudunu asla kırmış değil. Bir şair dostumuzun dizeleriyle söylersek “Umutsuz olmak bize yakışmaz.” Bu söylemden yola çıkarak geleceğe umutla bakmayı, mücadelemizin dozunu artırarak bu topraklarda özgür, aydınlık bir gelecek kurmak istediğimizi söyleyebilirim. Doğayı seven, tüm canlılara şefkat gösteren, aşkı, sanatı yücelten her şeye rağmen insanı sevmekten vazgeçmeyen bir topluluk yaratmak bizim idealimiz. Şu yeryüzünde kardeşçe barıştan yana yaşamaktan başka hiçbir idealimiz yok. Bizlere savaşı dayatmaya kalkışan sömürgen, içeride ya da dışarıda her güç karşısında, barışı savunmak için direneceğiz. Koşullar ne olursa olsun bu direnç ve mücadele sürecek.
Yazıyı şiirimizin ustalarından Edip Cansever’in bir şiiriyle noktalayalım. “Medüza”
Derin, sessiz, iyi, böylece
Güz, ölülerini bırakan kuşlar
Yer kalmadı acıya ülkemizde
Derin, sessiz, iyi böylece
Gün ortası alacakaranlık bakışlar
Bir buluşma yeridir şimdi hüzünlerimiz
Biz o renksiz, o yalnız, o sürgün medüzalar
Aşar söylediklerimizi çeker gideriz
Ülkemiz, toprağımız, her şeyimiz
Kıyısında camların bozbulanık rakılar
Çizeriz yeryüzünü kaygısız ayaklarla
Yüzümüzdür bir yağmur ağırlığınca düşer
Sonra pek anlamadan içkiler ne çabuk biter
Ne kadar konuşursak o kadar bir sessizlik olur
Adımızı sorarız birine, o bize adını söyler.
GÜNDEM
10 gün önceGÜNDEM
14 gün önceGÜNDEM
14 gün önceGÜNDEM
18 gün önceGÜNDEM
27 gün önceGÜNDEM
27 gün önceGÜNDEM
27 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.