SANA DA BU YAKIŞIRDI LÜTFÜ SAVAŞ!
Hatay yaralı..
Hatay depremin yaralarını sararken, yıkımların arasında Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor.
Üstelik Cumhuriyet’in 100. yılında, Hatay küllerinden doğsun diye, moral ve güç olsun diye..
Bu şehirde Gazi Mustafa Kemal’in ‘Hatay benim şahsi meselemdir” dediği topraklarda Cumhuriyet Bayramı’na katılmayıp, Viyana’daki kutlamalara katılan kişiye, Lütfü Savaş denir..
Başka ne beklenirdi ki?
Hani AK Parti, Cumhuriyet kutlamalarına ilgi göstermiyordu ya..
Lütfü Savaş da bildiğiniz, CHP’nin milli önderi, Mustafa Kemal’in askeri sanırsınız..
Hatay’ın bırakıp, Viyana’ya gittiğine göre, kuşatma naraları atıyordur belki de..
Fethedecek muhtemelen!
Oysa, İskenderun yer, gök, deniz Türk Bayrağı’ydı..
Binalar, caddeler, sokaklar.. Kırmızı beyazdı!
Hep bir ağızdan marşlar okunuyor, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet çok yaşa’” sözleri yükseliyordu.
İskenderun Belediye Başkanı AK Parti’li ya..
En önde o vardı!
Bırakın Viyana’yı..
İstanbul’a gidip, 100 savaş gemimizin boğazdan geçişini de izleyebilirdi.
TV’den izledim, tüylerim diken diken oldu..
Sonuçta;
Bir zamanlar işgalci ordulara ait gemilerin demirlediği, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de defettiği emperyalist güçlerin yerine İstanbul’da bugün savaş gemilerimiz, gövde gösterisi yapıyor! Dış güçlere mesaj veriyordu!
Fatih Başkan gitse de ‘Eyvallah’ derdik..
Bizim askerimiz, bizim ordumuz, bizim gemilerimiz, öyle değil mi?
Ama İskenderun’daki Cumhuriyet kutlamalarının tümünde öne çıktı.
Hep buradaydı, Cumhuriyet’in 100. yılını daha bir coşkuyla kutladı..
Milletvekili Abdulkadir Özel, Nermin Yıldırım Kara, Kaymakam Murat Sefa Demiryürek, komutanlarımız, emniyet müdürlerimiz, askeri erkan, emniyet güçleri, okulların öğrencileri, öğretmenleri ve bilhassa sıcağa rağmen sahili dolduran İskenderunlular..
Hepsiyle gurur duydum!
Sabah saatlerinde, İskenderun sahilindeki kutlamalara katıldım.
Jandarma’nın tüfek gösterisi..
Geçit töreni..
Kortej.. Fener Alayı..
Denizde bayrak rekoru denemesi..
Öğrencilerin muhteşem gösterilerine kadar, herkes yüreğini ortaya koydu.
Peki Lütfü Savaş nerede?
Viyana’da!
Yazıklar olsun!
Neyse;
Ben Fener Alayına gidiyorum..
Gür sesimiz her yeri inletsin!
Yaşasın Cumhuriyet!
NEDEN?
Yılmaz Akpınar
İstanbul Valisi Davut Gül, Cumhuriyet’in 100. yılı onuruna bir resepsiyon verdi.
Üç bin kişi katıldı.
Tüm siyasi partiler davet edildi. Ayrımsız.
Sanat, kültür, spor, bilim dünyasından ünlü isimler oradaydı.
Tüm basın kuruluşları davet edildi. Akreditasyonsuz.
Sayın Gül, Cumhuriyet’in coşkusunu şahane bir şekilde gösterdi. Teşekkürler!
Hatay’a bakıyoruz..
Lütfü Savaş, Viyana’daydı.
Hatay Valisi Mustafa Masatlı ise davete, dağın bu tarafında, asıl ekonominin gücünü yöneten bölgenin ticaret ve sanayi odası başkanlarına davet göndermemiş.
İskenderun yok..
Dörtyol yok..
Erzin yok..
Basın mensuplarından zaten akredite olanlar davet ediliyor, ne güzel!
Şimdi, Antakya’da ATSO, Reyhanlı vesaire ticaret odalarına davet gidip de, burada sınırlama getiriliyorsa, aklımda deli sorular yükselir.
Mesela, İskenderun’un il olması yönünde tavır koyanlara dönük mü, bu uygulama diye..
Bizim bilmediğimiz bişey varsa Hatay Valiliği açıklasın..
Benim bildiğim;
Cumhuriyet şemsiyesinin altında herkese yer var.
Yanlış mı düşünüyorum?
CİDDİYETİNİ ANLAYIN!
YILMAZ AKPINAR –
Yüzyılın felaketi Hatay’ı yerle bir etti.
Antakya’da durum çok daha kötü..
Vali Mustafa Masatlı’nın, ayrıca helikopterle yaptığı inceleme durumu anlatmaya yetiyor..
Acı, endişe, hepsi yüzüne vurmuş!
Hatay’ın yaralarını sarmak için, topyekün bir çalışma adına daha neyi bekliyoruz?
Neden bu kadar ağırdan alıyoruz?
Hükümet, dünya kadar vergiyi ne diye toplanıyor?
Bırakın İstanbul’da, Ankara’da yatırım yapmayı..
Devlet’in itibarı için de az ödenekleri kısın..
Hatay ne istiyorsa verin!
Belediyeler açısından da söylüyorum..
Orası senin, burası benim..
Olmuyor!
Diğer deprem bölgeleri gibi Hatay’da da özel bir durum var;
Devlet el atsın, nerede sorun varsa tümünü üstlensin..
Belediyelerin parası yok, lafını kabul etmiyorum!
Yoksa, sen yapacaksın!
Varsa da, kaynak nereye harcanıyor, araştıracaksın..
Tepesine vuracaksın!
Mesele büyük..
Herkes işini doğru yapsın..
Ciddiye alın artık!
Bin değil, on bin değil..
Hatay genelinde depremde ağır hasar alan 78 bin 870 binanın 53 bin 233’ü yıkıldı.
47 bin 47 binanın enkazı kaldırıldı.
Daha neyi kovalıyoruz?
Kurumların üzerinde ölü toprağı mı var, kaldırın..
İlgisiz kalan müdür mü var, alın görevden..
Salın ekipleri sahaya, nerede ne eksik var görün, sık sık denetleyin, gereğini yapın..
Resim atmaktan, adres bildirmekten yoruldum..
Sorumlu müdürler ne iş yapar?
Bir el atın artık, yeter..
Daraldık!
NE HAKLA? HANGİ YETKİYLE?
Akaryakıt zamları malumunuz..
Peş peşe zamlarla, litresi 35 liraya dayandı.
Biliyoruz ki, ulaşım ücretleri de zamlanacak.
Bitmiyor, bitmeyecek de!
Olan hep vatandaşa oluyor..
Esnaf da yaşamaya çalışıyor.
Ulaşım hattında da bir darboğaz yaşanıyor ki, şöyle;
İskenderun Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Erol Akın zaten, şoför esnafının talebini iletti.
Bu konuda yanılmıyorsam, 26 Temmuz’da UKOME toplanıp bir karar alacak. 27’sinde uygulamaya konulacak.
Tıpkı Fırıncılar Odası gibi;
17 Temmuz’da ekmeğin 7 liradan satılacağını bildirdiler, öyle de oldu.
Ancak UKOME toplanmadan, valilik onaylamadan ulaşım bedeline zam yapan kooperatifler var?
Bu yetkiyi kimden aldılar?
Ayın 26’sını bekleyemediler mi?
Arsuz’a yolcu taşıyan kooperatiften söz ediyorum.
Bu ne acele öyle?
İskenderun’da şehir içi dolmuş ücretleri değişmedi, Erzin’e, Payas’a, Antakya’ya giden araçlar zam yapmamışken, Arsuz’a giden yolcunun günahı nedir?
Bugün Arsuz dışında diğer kooperatifleri ‘Sakın ha, UKOME toplanmadan kanunsuz bir adım atmayın” diye durduran, Başkan Erol Akın’dır. HBB 3. Bölge Zabıta müdürüne durumu ilettiği gibi, UKOME’nin toplantı gününü öne çekmesi gerektiğini de bildirdi.
Hatta UKOME’nin aldığı son karara istinaden tarifenin uygulamada olduğunu hatırlattı.
Ancak, Arsuz hattı kafasına göre takıldı..
Dikine gitti, yetkili makamların onayını beklemedi.
Yetkili kurumları yok sayarak, zam kararı uyguladı..
Soruyorum;
23 lira olan ulaşım bedelini, ‘şak’ diye 35 lira yapmak insafa sığar mı?
Biri vuruyor, diğeri tekmeliyor!
Bir ara akaryakıt fiyatı 27 lirayı gördü, o vakit ulaşım bedeli 23 liraydı.
Sonra 18 liraya düştü, siz yine 23 lira almaya devam ettiniz?
Şunun şurasında 1 haftalık zamda UKOME ve Valilik kararı onayı olmadan bu ücreti 35 liraya yükseltmek, kişi başı bir litre mazot parası almak ne demek?
Yolcular doğal olarak “Karar olmadan bu zammı nasıl yapıyorsunuz?’ diye soruyor.
Buna açıkça ‘dayatma’ denir.
Belki UKOME, bu fiyatı 30 lira yapacak?
Yapmayın Allah aşkına..
Tamam şoför esnafı tabii ki, kendisini ve aracın masrafını da düşünecek.
Ama bunun için 6 gün daha sabredemiyor musunuz?
Arsuz hattı gibi, şehir içi/dışı seferleri yapan diğer şoför esnafı neden bekliyor?
Kayıpsa, onların da kaybı var..
Zarar ediyorlarsa, onlar da keseden yiyor belki..
Buna ‘dur’ diyecek, uygulama yapacak bir makam yok mu?
News
