BİR ASIRLIK KOCAMAN ÇINAR
PROR.DR. SÜLEYMAN YILMAZ
Bugün Cumhuriyetimiz tam 100 yılını doldurdu. Asırların birikimiyle tap taze.
Bu koca çınarın faziletini, esasını anlamak için Saltanat, Meşrûtiyet ve Cumhuriyet olarak üç döneme şahit olanlara kulak verelim.
Saltanat, devleti hanedan bir ailenin yönetmesidir.
En görkemli hali İstanbul’un 1453’te fethiyle üç kuşaktadır.
Hanedanın sonu Meşrutiyettir. Temsilciler heyeti var ama işlevi meşruiyet sınırlarında değil.
Bazen hanedan erkanı bazen temsilciler heyeti hakim. Halkın çok da önemi yok!
Cumhuriyet, başta adalet, danışma kurulu olmak üzere yargı, yasama ve yürütmede kuvvetler ayrılığını gerektiren halkın gerçek temsilcilerin yönetimde olduğu bir yönetim anlayışıdır.
Kuzeyin oligarşisi, Batının monarşisinden uzak. Cumhuriyette, kuvvet kanundadır; güçlü olan haklı değil, haklı olan güçlüdür.
Cumhuriyet çoğulcu bir demokrasidir. Partiler vardır, tek tipçilik, tek particilik, tek reycilik, tek adamcılık doğasına aykırıdır.
Ben istedim, oldu gibi keyfi muamele olmaz! Kanunlar ele bakarak işler, kalbe ve düşünceye bakarak değil. Suç alenen sabitlenene kadar, birey masumdur.
Birinin suçundan bir başkası yargılanamaz, suç bireyseldir.
Cumhuriyette hükümler zamana ve lidere göre değişmez. Filin karanlıktaki yakaladığı yerinden filin bütünü tarif edilemez.
Cumhuriyette amasız, fakatsız herkese demokrasi, her zaman demokrasi vardır, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.
Yaşasın Cumhuriyet, Hürriyet ve Demokrasi!..