DOLAR 34,8722 0.06%
EURO 36,8170 0.19%
ALTIN 3.028,920,48
BITCOIN 3397714-0,04%
Hatay

KAPALI

06:39

İMSAK'A KALAN SÜRE

144 okunma

MENZİL ŞEYİ

Suay Karaman

ABONE OL
19 Temmuz 2023 12:48
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Suay Karaman – 

30 Kasım 1925 tarihinde, “Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Unvanların Men ve İlgasına Dair” yasa, 677 sayı ile yürürlüğe girerek kabul edilmiştir. Bu yasaya göre tekke, zaviye, türbeler kapatılmış ve bazı geleneksel unvanların kullanılması yasaklanmıştır. Bunun sonucunda bütün tarikatlarla birlikte, şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi eylem, unvan ve sıfatların kullanılması, bunlara ait hizmetlerin yapılması ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesi de yasaklamıştır. Bu yasa, 1982 Anayasası’nın 174. maddesinde “İnkılâp Kanunlarının Korunması” başlığı içerisinde güvence altına alınmıştır.  Bu yasa 28 Şubat 1997 kararlarında da olmasına karşın uygulanmamış ve bugünlere gelinmiştir.

677 sayılı yasa, eşsiz liderimiz Atatürk’ün ölümünden sonra, yavaş yavaş uygulanmamaya başlamış ve günümüzde delik deşik bir duruma getirilmiştir. Atatürk sonrasından başlayarak, tarikat ve cemaatler ayrıcalıklı konuma getirilmiş, devlet yetkilileri destek vermiş, ülkeyi yönetenler iş birliği yapmıştır. Fethullah Gülen için yollara düşenler, yolunu gözleyenler, önce “ne istediniz de vermedik” diyenler, sonra “aldatıldık” diyerek işin içinden sıyrılmaktadırlar. 15 Temmuz tarihli kötü bir senaryo sonrasında Fethullah Gülen Cemaati, Fetö olunca, bu boşluk Nakşibendiliğin Halidiye kolundan olan Menzil tarikatı ile doldurulmaya başlandı.

Aslen Siirt’li olan Abdulhakim Erol ve aile üyeleri Siirt’teki köylerinden ayrılarak, Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde Menzil adlı köyü satın alarak buraya yerleştiler. Köyün adını, kurdukları dini oluşuma verdiler ve Menzil tarikatı zamanla gelişmeye başladı. 1970’li yıllarda Türkiye’nin farklı yerlerinden insanlar bu köyü ve şeyh sanılan Abdulhakim Erol’u ziyarete başladı. Abdulhakim Erol, 1972 yılında ölünce, yerine oğlu Raşit Erol geçti; Raşit Erol, 1993 yılında ölünce, bu kez yerine kardeşi Abdulbaki Erol geçti. Abdulbaki Erol ile birlikte Menzil tarikatı büyüdü ve gelişti. Özellikle 15 Temmuz sonrası, Fetö’nün yerini aldı ve devlet katında sıkı örgütlenme başladı.

12 Temmuz 2023 günü İstanbul’da ölen Abdulbaki Erol’un cenazesi çakarlı arabalar eşliğinde Menzil köyüne götürüldü. Cenaze törenine on binlerce kişi katıldı. Cumhurbaşkanı yardımcısı, eski bakanlar, Adıyaman valisi ve belediye başkanı, bürokratlar, siyasi parti yöneticileri taziye ziyaretleri ve mesajları için sıraya girdi. Deprem zamanında ek uçak seferi yapmak aklına gelmeyen Türk Hava Yolları’nın yöneticileri, Abdulbaki Erol’un cenazesi için Adıyaman’a ek seferler düzenlediler.

Ölen Menzil şeyi bir din tüccarıydı, bir yalancıydı, bir sahtekardı. Ciddi bir eğitim almadan ömrünü ilim ve irfana nasıl adadığı belli olmayan bu Menzil şeyi için AKP genel başkanı Tayyip Erdoğan sosyal medya hesabından mesaj yayınladı. Mesaj şöyle: “Ömrünü ilim ve irfan yolunda İslam’a hizmete adamış, ülkemizin manevi rehberlerinden Seyyid Abdulbaki Elhüseyni Hocaefendi’ye Allah’tan rahmet niyaz ediyor, ailesine, sevenlerine ve tüm talebelerine başsağlığı diliyorum. Rabbim mekânını cennet eylesin.”

24 Haziran 2022 tarihinde de İsmailağa cemaatinin şeyinin cenazesine katılan ülkenin en üst yöneticisi böyle bir mesaj yayınlıyorsa, o ülkede laiklik tehlikededir. “Laiklik tehlikede değildir” diyenlerin yaşadığımız olaylara katkılarının büyük olduğunu da unutmamalıyız. Bugün yasa dışı ve anayasaya aykırı olan tarikat ve cemaatleri koruyup kollayanlar, devlette yuvalanmalarına göz yumanlar, büyük ticari işlerine destek olanlar, ölen şeyleri için gazetelere ilan verenler suç işlemektedir. Günü geldiğinde bu hesap mutlaka sorulacaktır.

Milli Eğitim bakanı kız çocuklarının sözde erkek çocuklarla aynı sınıfta olduğundan dolayı okumadığını söyleyerek, toplumun tepkisini ölçmektedir. Bu pası değerlendiren BBP genel başkanı ise hastanelerin de sadece kadınlar için olmasını savunmaktadır. Ardından sıra, ulaşım araçları, devlet kurumları ve benzer yerlerde de sadece kadınlar için düzenleme yapılmasına gelecektir. İşin ilginç yanı, 9 yaşındaki kızın karşı cinsten bir çocukla aynı sırada oturup, ders dinlemesine karşı çıkanlarla, 60 yaşındaki adamla evlenmesini isteyenlerin aynı kitle olduğu da su götürmez bir gerçektir. Yakında anayasa değişikliğiyle laiklik tamamen kaldırılırsa, şaşırmamak gerekir. Oysa laiklik ilkesi, cumhuriyetimizin temeli ve anayasamızın değiştirilemez hükümlerindendir. Laikliğin olmadığı yerde cumhuriyet de, demokrasi de, özgürlük de, hukuk da yok demektir.

2008 yılında Anayasa Mahkemesi kararıyla “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu onaylanan AKP iktidarının, laik cumhuriyetimizi yönetmesi kara mizahtır. Böylece artık ülkemizde laiklik karşıtı eylemler suç olmaktan çıkmış durumdadır. 4-6 yaşındaki çocuklara dini eğitim verilmesi, kaçak kuran kursları, eğitimin tarikatlara bırakılması, siyasi İslam’ın sembolü türban için yasa önerisi verilmesi, Diyanet Akademisi kurulması, okullara imam atanması, medreseler açılması, cemaat ve tarikatların yükselişi gibi pek çok laiklik karşıtı eylem görülmektedir.

Laik cumhuriyetimizin 100. yılını kutlamaya hazırlanırken, geldiğimiz noktada Türkiye’de rejim değiştirilmiştir. Ülkemizde din üzerine dayalı bir rejim kurulmaktadır. Hem siyasi, hem iktisadi güç haline getirilen tarikat ve cemaatler devletin önemli bir parçası yapılarak, yönetim kademelerine sokulmuştur. Bunu daha önce Fetö olayında yaşamıştık ve sonuçlarını kötü bir şekilde görmüştük.

Laiklikten taviz vere vere bugünlere geldik. Ana muhalefet partisinin genel başkanı “laiklik tehlikede değildir” diyorsa, proje, bütün siyasi partileri ele geçirmiş ve ülkemizi bölmeye, parçalamaya son hızla devam etmektedir. Yobazlık ve gericilik sürekli ilerlemektedir. Şimdi laik cumhuriyeti savunmak için hep birlikte demokratik eylem hakkının kullanılması gerekiyor. Eğer bu hak şimdi kullanılmayacaksa, ne zaman kullanılacak? Yoksa tüm siyasi partilerle, demokratik kitle örgütleriyle, sendikalarla ve basın açıklamalarıyla süreci izlemeye devam ederiz.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.